Kış Mevsiminde İstanbul’un
En Fotoğrafik Rotaları

Atatürk Arboretumu

Yazı: Elif Eren

Atatürk Arboretumu

Atatürk Arboretumu'nun dört mevsimini de mutlaka görmelisiniz. Özellikle kar yağdığında kar taneleriyle örtülmüş dalları ve buz tutmuş göletleriyle büyüleyici bir manzara sunan arboretumda mevsimin duru güzelliğini yakalayabilirsiniz. Karla kaplı patikalarda yürüyerek doğanın sakinliğini hissedebilir, sabahın erken saatlerinde oluşan sisli manzaralarla ışığın büyüsünü fotoğraflayabilirsiniz. Doğa derin bir uykuda olsa da kış mevsiminin zarafetini fotoğraflarınızla ölümsüzleştirebilirsiniz.

İstiklal Caddesi’nden Galata Kulesi’ne

İstanbul’un kalbi İstiklal Caddesi’nden Galata Kulesi’ne uzanan rota, tarihi dokusu ve canlı atmosferiyle tüm zamanların vazgeçilmezi. İstiklal Caddesi boyunca yürürken sağlı sollu dizilmiş tarihi binalar, sanat galerileri arasında kaybolabilirsiniz. Casa Botter, St. Antuan Kilisesi, Çiçek Pasajı fotoğraf çekmek için mola verebileceğiniz duraklardan birkaçı. Caddenin sonunda Tünel Meydanı’na ulaştığınızda sola dönüp Galip Dede Caddesi’nden aşağıya doğru ilerleyin. Bu caddede, rengarenk müzik aletleri satan dükkanlar ve tarihi yapılar arasında harika kareler yakalayabilirsiniz.

Casa Botter

Galip Dede Caddesi’nin sonlarına doğru ilerlediğinizde bir anda karşınıza çıkan Galata Kulesi, ihtişamıyla sizi büyüleyecek. 5. yüzyılda inşa edilen ve bugünkü görünümüne 1300’lü yıllarda kavuşan bu tarihi kule, çevresindeki dar sokaklarla birlikte unutulmaz fotoğraf kareleri sunuyor. Kuleyi çevreleyen taş döşeli sokaklarda yürüyüş yaparken hem tarihi hem de modern İstanbul’un izlerini sürebilir, şehrin ruhunu karelerinize yansıtabilirsiniz.

Galata Kulesi

Tarihi Yarımada

Tarihi Yarımada, şehrin en ikonik yapıları ve zengin tarihi dokusuyla büyüleyici bir fotoğraf rotası sunuyor. Rotanın başlangıcında yer alan ve Bizans döneminde at yarışlarının düzenlendiği Hipodrom Meydanı, bugünkü Sultanahmet Meydanı olarak biliniyor. Burada yer alan Dikilitaş, İmparator I. Theodosius tarafından M.Ö. 1500’lerde Mısır’dan getirilmiş. Hemen yakınında yer alan Ayasofya; kubbesi, devasa iç mekanı ve etkileyici mozaikleriyle fotoğrafçılar için bir cazibe merkezi.

Ayasofya Camii

Rotaya Topkapı Sarayı ile devam ediyoruz. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’un fethinden sonra inşa ettirdiği bu saray, uzun yıllar Osmanlı İmparatorluğu’nun idari merkezi olarak kullanılmış. Sarayın avluları, harem bölümleri ve eşsiz Boğaz manzarası, her bir köşede farklı bir fotoğraf fırsatı sunuyor. Sarayın ardından Sultanahmet Camii’ne geçebilirsiniz. 1616 yılında inşa edilen bu cami, altı minaresi ve iç mekanındaki mavi çinilerle ünlü. Yabancılar tarafından ‘Mavi Cami’ olarak da bilinen bu yapı, İstanbul silüetinde önemli yere sahip.

Topkapı Sarayı

Sultanahmet’ten aşağı Marmara Denizi’ne doğru yürüdüğünüzde Küçük Ayasofya Camii karşınıza çıkıyor. 527 yılında Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından yaptırılan bu yapı, başlangıçta Sergios ve Bakhos Kilisesi olarak inşa ediliyor ve daha sonra sade ve zarif mimarili bir camiye dönüştürülüyor. Caminin avlusu ve çevresindeki sessiz sokaklar da huzurlu bir fotoğraf çekim alanı oluşturuyor. Rota, İstanbul’un üçüncü tepesinde yer alan Süleymaniye Camii ile son buluyor. Mimar Sinan’ın başyapıtı olarak kabul edilen bu cami, zarif kubbesi, geniş avlusu ve iç mekanındaki sadeliği ile büyülüyor. Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan’ın türbelerinin de yer aldığı Süleymaniye Külliyesi, Osmanlı mimarisinin ihtişamını gözler önüne seriyor.

Süleymaniye Camii

Eyüp’ten Haliç Sahili’ne

Eyüp Sultan Camii’nden başlayan bu rota, Osmanlı döneminin manevi izlerini sürerek başlıyor. Camiden çıkıp tepeleri tırmanarak adını ünlü Fransız yazar Pierre Loti’den alan Pierre Loti Tepesi’ne ulaşabilir, buradan Haliç’in büyüleyici manzarasını kuşbakışı olarak kadraja alabilirsiniz. Tepeden aşağıya doğru yürürken 12. yüzyıldan kalma Zeyrek Camii’ne ulaşabilirsiniz.

Pierre Loti

Eyüp’ten Haliç boyunca yürümeye devam ettiğinizde tarihi Cibali semti sizi karşılıyor. Bu bölgede, Osmanlı’nın ilk tütün fabrikası olan ve günümüzde Kadir Has Üniversitesi olarak hizmet veren bina, sanayi mirasını ve modern yapısını gözler önüne seriyor. Buradan devam edip Fener Rum Lisesi’nin ihtişamlı kırmızı tuğlalı yapısı ve Moğolların Meryemi Kilisesi gibi tarihi yapılarla karşılaşıyoruz. Bu yapıların her biri, fotoğraf çekimi için benzersiz fırsatlar sunuyor. Ayrıca, Cibali Kapısı’ndan çıkıp deniz tarafına geçtiğinizde, Mimar Sinan’ın eseri olan ve bugün harap durumda olan Ayakapı Hamamı’nı da görebilirsiniz.

Fener Rum Patrikhanesi

Balat’a doğru ilerledikçe dar ve renkli sokaklarda yürüyebilir, bu tarihi ve çok kültürlü semtin rengarenk binalardan oluşan özgün mimarisini fotoğraflayabilirsiniz. Balat’ın sonlarına doğru ise, Fener Rum Patrikhanesi ve ‘Demir Kilise’ olarak da bilinen Sveti Stefan Bulgar Kilisesi gibi yapılar karşınıza çıkıyor. Patrikhane, dünyanın birçok yerindeki Rum Ortodoks cemaati için ana kilise olarak kabul edilen Aya Yorgi Kilisesi’ni barındırıyor ve burası hem manevi hem de tarihi açıdan önemli bir merkez. Rotanın sonunda Haliç kıyısında 10. yüzyıldan kalan ve özgün tuğla işçiliğiyle dikkat çeken Gül Camii’ne ulaşıyorsunuz. Caminin yanı başında ise 15. yüzyıldan kalma Küçük Mustafa Paşa Hamamı yer alıyor.

Balat

Ortaköy’den Adalar’a

Ortaköy’den başlayan bu rota, İstanbul’un eşsiz Boğaz manzarasıyla fotoğraf tutkunlarına İstanbul’un simgesi niteliğinde kareler sunuyor. Ortaköy Camii’nin hemen önünde, denizle iç içe bir konumda duran bu tarihi yapının ihtişamı, arka planda Boğaziçi Köprüsü’nün silüetiyle birleştiğinde büyüleyici bir görüntü oluşturuyor. Adalar’a vardığınızda ise sakin sokaklar, tarihi köşkler ve her köşede karşınıza çıkan deniz manzaraları, eşsiz fotoğraf kareleri sunuyor.

Ortaköy Camii

Beşiktaş’a vardığınızda ise Barbaros Hayrettin Paşa’nın türbesi ve anıtı, Deniz Müzesi ve Sinan Paşa Camii, bölgenin tarihi ve kültürel mirasını en iyi yansıtan yapılar arasında. Beşiktaş’ın hareketli meydanını geçip vapur iskelesine ulaştığınızda, Adalar’a doğru yapacağınız vapur yolculuğu başlıyor. Vapurda İstanbul’un siluetini arkanızda bırakırken, Boğaz’ın serin suları ve martılar eşliğinde fotoğraf çekmek için muhteşem fırsatlar yakalayabilirsiniz. Adalar’a vardığınızda ise sakin sokaklar, tarihi köşkler ve yeşille mavinin birbirine karıştığı doğa eşsiz fotoğraf kareleri sunuyor.

Beşiktaş

Riva’dan Polonezköy’e

Riva ve Polonezköy, İstanbul’un doğu yakasında, doğa ile iç içe bir fotoğraf rotası sunuyor. Riva’dan başlayarak sahil boyunca yürüyüş yaparken Karadeniz’in serin sularının kıyıya vurduğu anları fotoğraflayabilirsiniz.

Polonezköy

Polonezköy’e doğru ilerlediğinizde yeşilin huzur verici tonları sizi karşılıyor. Polonezköy, geniş ormanlık alanları ve biyolojik çeşitliliği ile ünlü. Özellikle bahar ve yaz aylarında, bu bölgede birçok kuş türünü gözlemleyebilir ve fotoğraflayabilirsiniz. Ağaçlar arasında serbestçe dolaşan sincaplar ve çeşitli kuş türleri, doğa fotoğrafçılığı için biçilmiş kaftan. Ormanın derinliklerine doğru ilerledikçe, gölgeli patikalar, orman içi küçük göletler ve doğal yaşamın izlerini sürebileceğiniz sessiz köşelerle karşılaşıyorsunuz.

Diğer Konular